• erkan@agritedaviunitesi.com
  • 0 534 859 51 73
  • Uz.Dr.Erkan TEYİN

Ağrısız Yaşam

Uz.Dr Erkan TEYİN

 Algoloji (ağrı bilimi) Türkiyede Anestezi hekimliğinin içinden çıkmış bir daldır. Bizlerin görevi insanların ızdıraplarını azaltmak hayat kalitesini artırmaktır. Ağrı bilimi birçok hastalık grubu ile ilgilenmektedir. Baş ağrısından bel ağrısına, kanser ağrısından eklem ağrılarına, zonadan şeker hastalığına bağlı ağrıya geniş bir yelpaze içinde ağrı bilimi ilgilenmektedir. Hastalarımızın büyük bir kısmı daha önceden diğer hekimlere başvurmuş, klasik tedavi yöntemleri ile kısmi fayda görmüş veya görmemiş hastalardır. Dünyada 50-60 yıl önce gelişmeye başlayan bu dal Türkiye de hızla gelişmektedir.

Ağrı nedir? Neden ağrı duyarız?

 İnsanın karmaşık yapısı içinde, hoşa gitmeyen bu duygu için akla gelen iki soru ile başlamak uygun olur diye düşündük. Ağrı, insanların sağlıkları ile ilgili yardım istedikleri, hastalığı ne olursa olsun duymak istemedikleri, doktora başvurularda en çok rastladığımız şikâyettir. Ağrı birçok hastalığın ilk habercisi, uyarıcısıdır. İnsanların hayatını kurtaran çok önemli bir alarm sistemidir. Sadece fiziksel yanı değil aynı zamanda psikolojik yanı da olan bir duygudur. Bu iyi alarm sisteminin verdiği bozukluk hekimler tarafından düzeltildikten sonra tehlike geçer alarm susar. Ancak bazen tedavi edilemeyen hastalıklarda veya vücut bozukluklarında ağrı dediğimiz bu alarm sistemi susmamakta veya tekrarlamaktadır. Üzerine kedi konsa öten araba alarmları gibi hayat kalitesini bozmaktadır.

Ağrının kesilmesi sakıncalımıdır?

 Diğer sık karşılaşılan soru budur. Daha önceden de bahsettiğimiz gibi ağrı bir alarm sistemidir. Sebebini anlamadan ağrıyı kesmek doğru değildir. Sebebini anladıktan sonra ise ağrıyı kaldırmak gerekir. Örnek vermem gerekirse uzun yıllar sigara içen ve birkaç aydır omuzu ve kolu ağrıyan bir hasta akciğer kanseri olabileceği gibi basit bir kas ağrısı da duyuyor olabilir. Tanı konduktan sonra asıl hastalığın tedavisi başlar, tabiî ki bu tedavi devam ederken hastanın ağrı çekmemesi için ağrı tedavisine de başlamak gerekir.

Ağrı tedavi edilmez ise ne gibi sakıncalar doğurur?

 Bazı hastalıklarda tedavi sağlanamaz. Hasta sürekli veya dönemler halinde ağrı çeker. Bu hastanın yaşam kalitesini bozar. Sosyal ortamlardan uzak kalmasına, işlerini yapmasına engel olmaya başlar. Ağrı ekonomik açıdan dünyada en çok para harcanan ve en çok iş gücü kaybına sebep olan şikâyetlerden biridir. Vücudun sürekli alarm pozisyonunda durması da zararlıdır. Hastalıkları kontrol etmek zorlaşır. Mesela tansiyonu yüksek hastanın tansiyonunu kontrol altına almak zorlaşır, karnı ağrıyanın beslenme bozukluğu gelişir. Yani vücudun fonksiyonları zincirleme bozulmaya başlar. Bir atasözümüz vardır tok açın halinden ne anlar diye, ‘Ağrı çekmeyen ağrı çekeninde halinden anlamaz’ demekte yanlış olmayacağı kanaatindeyim.

Kaç tip ağrı vardır?

 Ağrı önce zamana göre ikiye ayrılır. Yeni başlayan ağrı ve müzminleşen ağrı. Yeni başlayan ağrı atta yatan hastalığa göre bir iki saatlik bir ağrıdan üç dört haftalık bir döneme kadar uzanan süreyi kapsar, bazı yeni başlayan ağrılar tedavi edilmez ise müzminleşir yıllar sürebilir. Ayrıca ağrının kaynaklandığı temele göre de ayrılır. Vücudumuzdaki bir apsenin veya kırılan kemimizin ağrısına, apandisitimiz sonucu karnımızın ağrımasına duyusal ağrı diyebiliriz. Sinirlerin iltahaplanması veya zedelenmesi sonucu ise sinir boyunca olan ve çok rahatsız edici olan sinir bozukluğu (nöropatik, nevraljik) ağrı deriz. Ayrıca psikolojik ağrı değdiğimiz bir ağrı tipide vardır. Bunlar beraber ortaya çıkabilir.

Ağrıyı durdurmanın kaç yolu vardır?

 En önemlisi oluşmasını engellemek ve sebebi ortadan kaldırmaktır. Biz ağrı tedavisinde genellikle basamak tedavisi dediğimiz bir yöntem kullanırız. Bir merdiven basamağı gibi en alt basamakta en basit ilaçsız tedavileri ve basit ilaçları kullanırken, ağrıyı kontrol altına alamadığımızda üst basamaktaki daha etkin ilaçları, daha sonra ise küçük girişimsel işlemler dediğimiz yüksek teknolojiyi kullanan ve ağrıyı taşıyan sinirlere yönelik tedavileri yapan iğneler kullanırız. Cerrahi tedavi (ameliyat) eğer nedeni ortadan kaldıracak ise ağrı tedavisinin herhangi bir zamanında yapılır. Ancak nedeni ortadan kaldırmayacak ise ağrı tedavisi amaçlı son tercihtir.

Ağrı tedavisinde kullandığımız kuvvetli ilaçlar nelerdir?

 Basit ilaçlar dediğimiz ilaçlar aslında çok etkili ilaçlardır. Ancak bazen yetersiz kalırlar. Bunlara daha kuvvetli ilaçlar gerekir. Halkımız bu ilaçlara aslında toplu olarak bir isim vermiştir: Uyuşturucu ilaç veya morfin. Evet doğrudur morfinin türevleri ilaçlardır bunlar. Ancak korkulacak ilaçlar değillerdir. Doktor önerileri ile kullanıldıklarında bağımlılık yapma özelliği yok denecek kadar azdır. Hatta bazıları ağızdan dahi alınmaz bant şeklindedir cilde yapıştırılır.

Peki bunlarda yetersiz olursa ne yapıyoruz?

 Hastalığın ne olduğu önemli olur. Kanser veya hastanın hayatını çok zorlaştıran bir hastalık ise ağrıyı taşıyan sinirleri çalışmaz hale getiriyoruz. Tabi bunu yaparken hastayı felç yapmıyoruz. Bazı hastalarda ise sinirlerin çevresine kateter dediğimiz bir ince hortum yerleştirip ilacı direk sinirin kendisine veriyoruz.

Yüksek teknolojili iğne uygulamaları nelerdir kimlere uygulanır?

 Daha sonraki bölümlerde ayrıntılı bahsedeceğiz ancak özetleye çalışayım. Teknolojinin en çok kullanıldığı alanlardan biri ağrı bilimidir. Radyofrekans yöntemi bunlardan biridir. Çeşitli iğneler ile hastaya ağrı yaratan gölgeye en yakın sinire ulaşılır sinirin çalışmasını bozmadan, çalışma düzeni ayarlanır. Zararsız bir yöntemdir. Bilinçli ellerde yan etkisi yoktur.

 Radyofrekans yöntemi zararsız bir yöntem olduğu için basit ağrı kesiciler ile ağrısı geçmeyen yüz, baş, boyun, bel, omuz kalça, sinir ağrılarında kullanılır. Yine kanser ağrılarında kullanılır.

 Diğer yöntem otomatik pompa uygulamalarıdır. Ağrıyan bölgeye giden sinirin omirilikten çıktığı bölgeye kateter dediğimiz ince bir boru yerleştirilir. Bu hortumun ucu cilt altına yerleştirilen otomatik olarak ilaç veren, ilaç deposu olan çok küçük bir pompaya bağlanır. Pompa ilacı otomatik olarak verir. İlacı bittiğinde küçük bir iğne ile girilerek depo yeniden doldurulur.

 Diğer bir yöntem ise omirilik pilidir. Kalp pilleri gibidir. Ağrıyan bölgeye giden sinirin omirilikten çıktığı bölgeye elektrot dediğimiz ince bir tel yerleştirilir. Bu telin ucu cilt altına yerleştirilen otomatik olarak uyarı veren pile bağlanır. Uyarılar ile sinirler vücudun ağrıyı kesmesini sağlayacak maddeler salınmasını sağlar. Diğer yöntemler ile ağrısı kesilemeyen ve ağrısı belli bir bölgede olan hastada uygulanır.

 Omiriliğe yönelik yine fıtıklarda, disk bozukluklarında, omur kemik çökmelerinde teknolojinin kullanıldığı girişimler yapılamaktadır.

Ağrı kliniklerinde başka hangi yöntemler kullanılmaktadır?

 Eklem içi iğneler diğer tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır. Omuz eklemi, kalça eklemi, el ve ayak eklemlerine iltihap dağıtıcı kayganlaştırıcı ilaçlar direkt olarak uygulanabilmektedir.

Ozon tedavi ağrıda kullanıl maktamıdır?

 Disk içine, eklem içine, yumuşak doku romatizması olan hastalara damar içine özel teknikler ile ozon verilmekte ve iyi sonuçlar alınmaktadır.

Akupunkturun ağrıda yeri nedir?

 Ağrı hekimleri akupunktur iğnelerini kullanarak kas uyarı tedavisi yapıyor. Çok iyi yanıtlar alıyoruz. Ancak uyguladığımız yönteme akupunktur demek doğru olmaz. Sadece akupunktur iğnelerini kullanıyoruz. Diğer sayfalarda bu konu ile ilgilide ayrıntılı bilgileri paylaşıyoruz.

Ağrı kesmede hedef nedir?

 Ağrı hekimleri akupunktur iğnelerini kullanarak kas uyarı tedavisi yapıyor. Çok iyi yanıtlar alıyoruz. Ancak uyguladığımız yönteme akupunktur demek doğru olmaz. Sadece akupunktur iğnelerini kullanıyoruz. Diğer sayfalarda bu konu ile ilgilide ayrıntılı bilgileri paylaşıyoruz.

Ağrı kesmede hedef nedir?

 Hastaların ağrısını tamamen kesmek, bu başarılamıyorsa dahi mümkün olduğunda hastanın ağrısını azaltmak, normal yaşam koşullarını rahatlıkla yapabilmelerini sağlamaktır. Dünyada bununla ilgili çeşitli çalışmalar yapılmaya devam edilmektedir. Medyadada popüler olan kök hücre nakil tedavilerinde dahil ağrı biliminin gelişmeye devam ettiğini bildirmek isterim. Ancak ağrı tedavileri dahil olmak üzere tıpta yüzde yüz başarı diye bir kavram yoktur. Aynı hastalığa sahip üç kişiye uygulanan bir tedavi yöntemi birinin ağrısı tamamen geçirirken, ikinci hastanı ağrısını azaltıp, üçüncü hastanın ağrısını hiç geçirmeyebilir.